Gülnur Özdağlar, PET şişeleri sanat eserleri ve aksesuarlara dönüştürdüğü çalışmalarıyla hem Türkiye'de hem de dünyada adından söz ettiriyor. Upcycle kavramının öncü isimlerinden Özdağlar ile bu malzemeyi keşfetmesindeki ilham kaynağını, ileri dönüşüm tasarımının toplumsal etkilerini, mimarlık eğitiminden gelen bakış açısının bu yaratıcı süreçlere nasıl yansıdığını ve gelecek projelerini konuştuk.


Çalışmalarınızda PET şişeleri sanat eserleri/aksesuarlara; tek kullanımlık, atık bir malzemeyi kalıcı bir ürüne dönüştürüyorsunuz. Bu malzemeyi keşfetmenizi sağlayan ilk ilham kaynağınız neydi?

Yıllarca mimarlık ve dijital sanat alanlarında çalışarak mutlu oldum; Photoshop’un ilk çıktığı zamanlarda özellikle fotoğraf manipülasyonlarıyla uğraştım. Ancak zamanla, bilgisayarın dolaylılığındansa ellerimle ve belki “el yordamı” ile bir şeyler üretme arayışına girdim. Sınırsız bir dönüşüm kaynağı olarak gördüğüm atık PET şişeler bu arayışta karşıma çıktı. Malzemenin potansiyeli beni çok cezbetti. Şeffaf, kırılgan görünen ama çok sağlam, parlak, kolayca şekil verilen ve aldığı şekli koruyan, ve en önemlisi ise çöp olarak nitelendirildiği halde yeni şeylerin hammaddesi olabilen bu atık plastikler tam aradığım malzemeler oldu. Gerisi ilhamdan ziyade deneme, yanılma ve devam etme gücü…


İleri dönüşümün ya da atık malzemelerden sanat eseri/tasarım üretiminin hem Türkiye’de hem de dünyada ilk örneklerini verenlerden birisiniz ve dünya çapında sergilenen işlere imza attınız. Yurtiçi ve dışında nasıl tepkilerle karşılaştınız?

Önce arkadaşlarımın beğeni ve desteği ile bir sergi açtım. Sonra amatörce yaptığım blog, tasarım siteleri tarafından keşfedildi. Instagram ve Facebook öncesi sosyal medyada olabildiği kadar ilgi merkezi oldum. Kısa zamanda uluslararası yayınlarda yer almaya ve sergilere davet edilmeye başladım. Dünya çapında, şişelerle çalışan ve bir ileri dönüşüm manifestosu olan az sayıda insandan biri olduğum için dikkat çektim. Mücevher alanında ise PET şişelerle çalışan ilk kişi olma özelliğini taşıyorum. Tabii konunun son yıllarda dünya gündeminde daha çok rol sahibi olması ve politik olarak doğru bir tavrı işaret etmesi de çok önemli. Giderek daha çok uluslararası sergi ve etkinliğe davet edilir oldum. Yaptığım büyük çaplı bir iş SOM (Skidmore Owings Merrill) şirket ortaklarından biri tarafından, San Francisco’daki sanat eserleriyle dolu evine alındı. Bir başka işim Monterey Bay’de dokuz yıldır sergileniyor. New York ve Palm Beach’de sergilere katıldım. San Francisco’da Olafur Eliasson, Andy Goldsworthy, Ai Weiwei gibi isimlerle birlikte sergilenme onuruna eriştim.


İleri dönüşüm tasarımın tüketim ve sürdürülebilirlik bilinci üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?

Yaptıklarımın veya diğer ileri dönüşümcülerin yaptıklarının doğrudan bir çözüm getirdiğini söyleyemem. Bu tasarımlar ancak dünyadaki tüketim alışkanlıklarımızı yeniden düşünmemiz için bir fırsat sunuyor. Hunharca tüketip geride artıklardan bir dağ bırakmanın yanlış olduğunun hatırlatılmasına ihtiyacımız var. Yaptığım şeylerin bu açıdan görevi de ilgi, merak, şaşkınlık uyandırması ve konuyu gündeme getirmesi, çözüm arayışına işaret etmesi.


Mimarlık eğitiminizin bu tasarım süreçlerine yansımaları oluyor mu? Örneğin bu nesneleri tasarlarken eskiz ya da maket gibi araçları kullanıyor musunuz?

Tasarım yapabilmemi elbette mimarlık eğitimime borçluyum. Her ne kadar mimarlık kadar rasyonellik gerektirmiyorsa da hem süreç, hem de süreçten bir anlam çıkarmak için mimari birikimimi kullanıyorum. Eskiz bazen yapıyorum ama sadece düşünceye eşlik eden karalama düzeyinde. Maketten ziyade aynı şeyi tekrar tekrar yapmak, her yapışta daha iyisini, daha güzelini, daha gelişmiş halini yapmaya çalışmak benim yöntemim. İstediğim gibi olana kadar yapmaya devam ediyorum.


Gelecek projeleriniz neler? Üzerinde çalıştığınız yeni koleksiyon ya da bir sergi hazırlığınız var mı? PET malzeme dışında ilginizi çeken başka bir materyal var mı?

Tekil işlerden daha büyük çaplı yerleştirmelere doğru bir evrilme içindeyim. Kamusal alanlarda, kalabalıklar üzerinde etki yaratacak büyük işler yapmayı giderek daha çok seviyorum. Bu günlerde Çeşme Belediyesi’nin desteğiyle Alaçatı meydanında bir yerleştirme planlıyoruz.

Geçmişte bir AB projesi kapsamında dezavantajlı kesimler için eğitimler vermiştim. El becerisiyle çöplerden gelir elde edebilecek, bundan yarar görecek çok insan var. Önümüzdeki aylarda buna daha çok vakit ayırmayı istiyorum. Hatta Senegal’de atölyeler yapmak üzerine fikirler bile gündemde.