Ayın Sanat Keşfi: “Balık Kavağa Çıkınca”
Balık Kavağa Çıkınca, Nisan 2023. Fotoğraf: Flufoto, Yanköşe’nin izniyle.
“Balık Kavağa Çıkınca, işte bu muğlaklık modunda, dilde yerleşik zamansal ifadelerin izini sürer ve onları bir araya getirerek görünür kılar.” (Cansu Cürgen, Avşar Gürpınar)
Yakın zamanda Kabataş’a yolunuz düştü mü? Tramvaya, vapura giderken, Meclis-i Mebusan Caddesi’nden geçerken gözünüz LED ekranlarla dolu bir duvara takıldı mı? Ne olduğunu merak edip bakmış, LED’ler üzerindeki yazıları okumaya çalışmış, duvarın önünde fotoğraf çekilmiş olabilirsiniz veya bu köşeye ait fotoğraflar sosyal medyada, kültür sanat yayınlarında önünüze çıkmış olabilir. Hitit Mod, Ayın Sanat Keşfi bölümünde Yanköşe projesine odaklanıyor.
Beklenmedik bir anda kentlileri güncel sanatla karşılaştıran “Yanköşe” projesi adını Kahve Dünyası’nın Kabataş şubesindeki duvardan alıyor. Bu duvar 2017 yılından bu yana Kahve Dünyası markasının kâr amacı gütmeden her yıl iki farklı kamusal, güncel sanat projesini ağırlıyor. Beklenmedik, deneysel güncel sanat eserleri üreten sanatçılara bir ifade alanı açan Yanköşe’de şu ana kadar Nermin Er, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, SO? Mimarlık ve Fikriyat, Vahit Tuna, Ali Cabbar, Tomokazu Matsuyama, No More Lies ve Bilal Yılmaz’ın işleri sergilendi. Davet edilen sanatçıların mekânın özelliklerini göz önünde bulundurarak farklı teknik ve yöntemlerle ürettikleri, mekâna cevap veren yapıtlar sergilendikleri süre boyunca her gün binlerce kişiye ulaştı.
Balık Kavağa Çıkınca, Nisan 2023. Fotoğraf: Flufoto, Yanköşe’nin izniyle. |
Yanköşe’de yer alacak eserler belirlenirken önce projenin koordinatörlüğünü üstlenen Tuna Ortaylı Kazıcı tarafından üç sanatçı projeye katkıda bulunmak üzere davet ediliyor. Ardından Dilara Altınkılıç Kutmangil, Kaan Altınkılıç, Evrim Altuğ, Bülent Erkmen ile Fatoş Üstek'ten oluşan Seçici Kurul sanatçıların önerdikleri projeleri sunulan çalışmanın içeriği, görselliği, kentle ilişkisi gibi unsurları göz önünde bulundurarak değerlendiriyor.
Şehrin işlek, görünür bir parçasında önemli bir karşılaşma alanı olma potansiyeli taşıyan Yanköşe, Ekim 2023’e kadar dokuzuncu edisyonuna ev sahipliği yapıyor. Cansu Cürgen ve Avşar Gürpınar’ın 15 Nisan’da sergilenmeye başlanan “Balık Kavağa Çıkınca” isimli çalışması zamanı başka bir açıdan sahiplenerek; gündelik fragmanları ve muğlak ifadelerini LED ekranlara taşıyor.
Balık Kavağa Çıkınca, Nisan 2023. Fotoğraf: Flufoto, Yanköşe’nin izniyle.
Hitit Mod için, Balık Kavağa Çıkınca’nın modunu sanatçıları Avşar Gürpınar ve Cansu Cürgen şöyle açıklıyor:
Matematikte modlar bir veri grubu içerisinde en çok tekrarlayan değeri ifade eder. Bu kavramı bir süreliğine matematikten ödünç alarak Muğlak Standartlar Enstitüsü’nün Yanköşe’de sergilenen Balık Kavağa Çıkınca isimli kamusal sanat projesine uyguladık. Öncelikle, LED panellerde tekrarlayan sıfır ve birlerin projemizin temsil modunu belirlediğini, bu dijital tekrar sayesinde ekranlarda beliren muğlak zaman ifadelerinin kendi içlerinde tekrarlarının da dinamik bir görsel mod kurguladığını söyleyebiliriz. Ancak, bu çalışmada yer alan ifadelerin ortaklığı sadece aynı dilde olmalarından fazlasıdır. Dolayısıyla onları tanımlayan daha özgün bir mod mevcuttur: Muğlaklık.
Zamanın muğlak ifadeleri çoğu zaman işimizi görür. Zaman zaman da dünyanın belirsizliği ve yaşamın izafiyeti karşısında muğlaklığı tercih ederiz.
Zaman kavramın matematiksel kesinlik içeren bir karşılığı atomik düzlemde mevcuttur. Saniye, sezyum frekansının sabit sayısal değeri üzerinden tanımlanır. Ne var ki, bu kesinlik zaman algımızı ve onunla olan ilişkimizi tanımlarken yeterince etkili ya da gerekli olmayabilir. Gerçekten de, gündelik hayatta kullandığımız zaman ifadelerinin çok azı böyle bir kesinlik ve keskinlik içerir. Bir yere gecikeceğimizde, gecikmemizi “toplantıya 5 dakika ve 48 saniye gecikeceğim” gibi matematiksel bir modda değil “birazdan oradayım” diyerek; çok eski bir şeyin varlığını “bu bakkal 42 yıl 3 ay ve 23 gündür buradadır” değil “bu bakkal ben kendimi bildim bileli buradadır” şeklinde ifade ederiz. Zamanın muğlak ifadeleri çoğu zaman işimizi görür. Zaman zaman da dünyanın belirsizliği ve yaşamın izafiyeti karşısında muğlaklığı tercih ederiz. Bir ebeveynin çocuğunu geçiştirmek için sürekli beş dakika kaldı demesi gibi [bkz. Anne beş dakikası].
Kavağa Çıkınca, işte bu muğlaklık modunda, dilde yerleşik zamansal ifadelerin izini sürer ve onları bir araya getirerek görünür kılar.
Tanpınar’ın dediği gibi “Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır…"
Zamanın muğlak standartları kategorik olarak da farklılık gösterir. Yakın ve uzak geçmiş [daha dün ve fi tarihi], yakın ve uzak gelecek [eli kulağında ve kıyamete kadar] ile ilgili ifadeler, “fazla mesai”, “gececi” gibi modern zaman ifadeleri ile “hasat zamanı”, “ekinler olduğunda”, “kiraz mevsimi” gibi güneşin hareketi ve doğanın döngüsü ile ilgili tüm ifadeler dilde kendisine yer bulur.
İnsanların ve araçların zamanla yarıştığı, özellikle zaman ve onun mekânla beraber algılanışı ile ilgili konularda kesin bir şey söylemenin pek mümkün olmadığı bu şehirde, Yanköşe duvarlarında, muğlaklığı nicel ve nitel olarak çeşitlenen, zamanın muğlak standartları bitimsizce görünür ve kaybolur.Tanpınar’ın dediği gibi “Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır… Bu da gösterir ki, zaman ve mekân, insanla mevcuttur!”
Bu çalışma da zamanda ve mekânda ancak insanla mevcuttur.
Balık Kavağa Çıkınca, Nisan 2023. Fotoğraf: Flufoto, Yanköşe’nin izniyle. |
Bu işin yaratıcıları, Muğlak Standartlar Enstitüsü’nün kurucu ortakları Avşar Gürpınar ve Cansu Cürgen şu anda Birleşik Krallık’ta çalışmakta olan iki akademisyen.
Mimari tasarım alanında doktora derecesine sahip olan Cansu Cürgen, Loughborough Üniversitesi Mimarlık, Yapı ve İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nde ders veriyor. Cürgen’in araştırma alanları arasında tasarımın ekonomi-politiği, gündelik hayat çalışmaları, kentsel müdahaleler, açık kaynak tasarım pratikleri, tasarım standartlarının tarihi ile modern mimarlığın teorisi ve eleştirisi bulunuyor. Yakın zamanda, Uluslararası Venedik Bienali 16. Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu “Vardiya”da editörlük ve yardımcı küratörlük rollerini üstlenen Cürgen, YKY tarafından yayımlanan 4 ciltlik Vardiya | The Shift kitabının da eş editörlüğünü ve yazarlığını yaptı.
Elektrik Mühendisliği alanında lisans, Endüstri Ürünleri Tasarımı alanında yüksek lisans ve doktora derecelerine sahip olan Avşar Gürpınar, Loughborough Üniversitesi Tasarım ve Yaratıcı Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. 2021 yılında The Arts Council England tarafından “istisnai bir yetenek” olarak desteklenen Gürpınar, Design Research Society (Tasarım Araştırma Topluluğu) üyesi, The Design Journal’da hakem, aynı zamanda DAMN ve MONU dergilerinde yazan bir tasarım eleştirmeni. Son dönem çalışmaları arasında 2021’de Kıraathane İstanbul’da gösterilen “Kırılan Senin Oyuncağındır” adlı kişisel sergisi örnek gösterilebilir.
İkilinin kurduğu Muğlak Standartlar Enstitüsü’nün adını çoğumuz 2018 yılında düzenlenen 4. İKSV İstanbul Tasarım Bienali ile duymuş olsak da Enstitü, 2014 yılında çalışmalarına başlamış ve kurulduğu günden bu yana gündelik hayat ve tasarıma dair birçok araştırma yürütmüş. 2021’de Art Institute of Chicago’da düzenlenen “An Institute Within an Institue” sergisi Muğlak Standartlar Enstitüsü’nün en güncel çalışmalarından biri. Bu çalışmaların bir kısmının Art Institute of Chicago’nun kalıcı koleksiyonuna dahil edilmiş olması da oldukça önemli.
Yanköşe vesilesiyle Muğlak Standartlar Enstitüsü’nün zamanın standartlarını sorgulayan araştırmasının bir kesitiyle İstanbul’da karşılaşmak mümkün. Zamana ve mekâna dair keyifli bir proje görmek için yolunuzu Kabataş’a çevirmeniz yeterli. “Şimdi tam zamanı!”